Gizlilik Hakkında

13 Nisan 2014 Pazar

Bu metin Daniel J. Solove ’un 2011′de yayımlanan kitabı Nothing to Hide: The False Tradeoff Between Privacy and Security’den alınmıştır.

Hükümetler kişisel verileri toplayıp bunları analiz ettiğinde bir çok insan endişelenmediğini söyler: “Saklayacak bir şeyim yok. Yalnızca yanlış bir şeyler yapıyorsan endişelenmelisin ve yaptığın yanlışı saklı tutmayı haketmezsin.” Saklayacak bir şey yok argümanı, gizlilik tartışmalarının her yanına yayılmıştır. Veri gizliliği uzmanı Bruce Schneier, bu argümanın “gizlilik yandaşlarına en sık verilen ortak cevap” olduğunu belirtiyor. Geoffrey Stone ise bunun “en sık tekrarlanan nakarat” olduğu görüşünde. Bu tartışmada saklayacak bir şey olmadığı argümanı gizliliğe olan ilgiyi en aza indirgeyerek tartışmayı zaferi daha önceden belirlenmiş bir şekilde güvenlik kaygılarına ve güvenlik politikalarına kaydırır. Saklayacak bir şey yok argümanı her yerdedir. Örneğin, İngiltere’de hükümet şehirlerde kamusal alanlara kamu görevlilerinin kapalı kapılar ardında insanları izlemesini sağlayan milyonlarca kamera yerleştirmiştir. Bu projenin sloganı olarak ise: “Saklayacak bir şeyiniz yoksa, korkmanız anlamsız”dır.

Saklayacak bir şey yok argümanının türevleri sıklıkla bloglarda, editör yazılarında, haber programı röportajlarında ve diğer ortamlarda dile getirilir. Amerika’daki bir blog yazarı, ulusal güvenlik sebepleriyle insanların kayda alınmasına dair şöyle yazıyor: “Benim hakkımda bilgi edinmeleri umrumda değil, saklayacak hiç bir şeyim yok! Bu yüzden [hükümetin] benim telefon konuşmalarımı takip ederek teröristleri bulma çabalarını destekliyorum!”

Bu argüman yalnızca yakın geçmişe ait de değil. Henry James 1888 yılında yazdığı bir romandaki karaktere şunu düşündürtür: “Eğer insanlar kötü şeyler yapıyorlarsa kendilerinden utanmalı ve kendilerine acımalıdırlar. Eğer yaptıkları şey kötü değilse başka insanların bunu bilmesini kötü karşılamaya ihtiyaçları yoktur.” Televizyondaki röportajlarda, tartışmalarda ve bunun gibi yerlerde konuşulan “saklayacak bir şeyim yok” argümanını takip ettim ve bu konuyu araştırmaya karar verdim. Blogumun okuyucularına konuyu sorduğumda saklayacak bir şey yok argümanına güzel cevaplar aldım. Bu yorumlardan bir kısmı şöyle:

Benim cevabım “Öyleyse evinde perde var mı?” veya “Geçtiğimiz yıla ait kredi kartı faturalarını görebilir miyim?”

“Saklayacak bir şey yok” argümanına benim cevabım ise basit “Kendi bulunduğum durumu meşrulaştırmak zorunda değilim. Ancak sen zorundasın. Şimdi git ve yetki belgenle geri gel”

Saklayacak hiç bir şeyim yok. Bunun yanı sıra sana göstermekten mutlu olacağım her hangi bir şeyim de yok.

Saklayacak bir şeyiniz yoksa bir hayatınız da yok.

Bana kendininkini göster ben de sana benimkini göstereyim.

Bu saklayacak bir şeyi olmamakla ilgili değil, bu benimle alakalı şeylerin başkasının işi olmadığıyla ilgili.

Aslında saklayacak bir şey yok argümanını görmezden gelmek oldukça kolay gözüküyor. Herkes neredeyse başkalarından saklayacak bir şeylere sahip. Aleksandr Solzhenitsyn’in dediği gibi: “Herkes bir şeyden dolayı suçludur veya bir şeyi gizlemek ister. Başkalarının bulmak için oldukça zorlanması gereken bir şeyi.” Aynı şekilde Friedrich Dürrenmatt’ın emekli bir grup avukatın masum bir adamı duruşmaya çıkararak onunla oyun oynadığı novellasında, adam suçunun ne olabileceğini düşünür. Savcı “Buna hep birlikte karar vereceğiz” der: “Bir suç her zaman bulunur.” En açık insanın dahi saklamak isteyeceği bir şeyler bulunur.


Share/Bookmark

0 comments :