Film Tavsiyesi: Wrath of the Titans-Titanların Öfkesi (2012)

15 Haziran 2012 Cuma

Fantastik Yunan Mitolojisi severlere tavsiye edilir.

Filmin Konusu: Canavar Kraken'e yenilişinden 10 yıl sonra, Zeus'un yarı Tanrı oğlu Perseus, on yaşındaki oğlu Helius'a bakan bir balıkçı olarak biraz daha sessiz bir hayat sürmeye çalışmaktadır... Bu arada Tanrılar ve Titanlar arasında bir güç savaşı vardır. İnsanlığın fedakârlıklarının azalması sonucu tehlikeli biçimde güç kaybeden Tanrılar; hapsettikleri Titan'lar ve onların zalim lideri Zeus, Hades ve Poseidon'un babası Kronos'un kontrolünü de kaybetmektedirler.
 
Uzun zaman önce üç kardeş babalarının tahtını devirmiş ve onu yeraltı dünyasının derinliklerindeki korkunç bir zindan olan Tartarus uçurumuna atmışlardı. Perseus, Hades Zeus'un tanrı oğlu Ares (Edgar Ramírez) ile birlikte ihanet edip Zeus'u ele geçirmek için Kronos'la anlaşınca harekete geçmeye karar verir. Zeus'un hâkimiyeti zayıfladıkça dünya cehenneme dönmekte ve Titan'lar her geçen gün güç kazanmaktadır.

Film Hakkında Bilgi: http://www.imdb.com/title/tt1646987/


Share/Bookmark

Doğan Cüceloğlu’ndan “Armudun iyisini ayılar yer”

14 Haziran 2012 Perşembe

Biraz uzun ama okumaya değer…

Kaliforniya’ da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi’ nde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı. Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci olarak çok iyi bir öğrenciydi; bütün sınav ve ödevlerde en yüksek notu o alıyordu. Ayrıca, çok hanımefendi, çok nezih bir kişiliği vardı. Bölümün bir pikniğinde kız öğrencimin nişanlısıyla tanıştım ve itiraf edeyim, ilk aklımdan geçen, ‘Armudun iyisini ayılar yer’ düşüncesi oldu. Yukarıda özelliklerini saydığım o güzel kızın bana tanıştırdığı erkek, yirmi yedi-yirmi sekiz yaşlarında, saçı biraz dökülmüş, şişman denecek kadar toplu, çirkin, kısa boylu biriydi. Bu kişiye parası için yüz vermiş olabileceğini düşündüm. Daha sonra öğrendim ki, bu genç adamın parasal gücü yok; başka bir üniversitenin psikolojik danışmanlık bölümünde doktora öğrencisi olarak okula devam ediyor ve ileride akademisyen olarak kariyer yapıp profesör olmak istiyor. Acaba benim güzel öğrencim bu adamda ne bulmuştu? Bir hafta sonra ders çıkışı koridorda öğrencimin yanına yaklaştım ve Sally adıyla anacağım öğrencimle aramızda şöyle bir konuşma geçti: ‘Sally, nişanlınla nasıl tanıştığınızı merak ediyorum?

‘Bir kilise faaliyetinde aynı komitede çalıştık; o zaman tanıdım kendisini ‘ ‘Nesi seni etkiledi; hangi özelliklerini sevdin? Sally, bir Amerikalı olarak bu soruyu hiç beklemiyordu. Amerikan kültüründe, bu tür sorular kişinin mahremiyetine tecavüz olarak kabul edildiğinden pek sorulmaz. Amerikan kültürüne göre ben o anda Sally’nin mahremiyetine ‘burnumu sokuyordum.’ Şaşkınlığı geçince çok içten, gözlerinin içi gülerek, ‘O şahane bir insan; o benim kahramanım! Ben ondan çok şeyler öğrendim’ dedi. O anda ilk hissettiğim şey kıskançlık duygusu oldu. Güzel bir kadının erkeğine, ‘Sen benim kahramanımsın’ duygusu içinde bakmasının erkeğe verilmiş en büyük hediye olduğunu hissettim ve anladım.

Bu hediyeyi, hayatım boyunca hiç almadığımı biliyordum ve o kişiyi kıskandım.

‘Nasıl yani?’ dedim.

‘Frank bir yetimhanede büyümüş. Yetim olmanın ne demek olduğunu bildiği için, üniversite öğrencisi olunca, yetimhaneden iki çocuğa ağabeylik yapma kararı almış. Haftada on saatini onlara ayırıyor; onlarla buluşup oynuyor, kitap okuyor, onları müzeye götürüyor. Onların iyi gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Biri ameliyat oldu, hastanede yatıyor ve Frank şimdi akşamları hastanede kalıyor, geceleri ona bakıyor.’

Yüzüme tokat yemiş gibi oldum. Utandım. Kendime kızdım. Ben güya en yüksek eğitim düzeyine gelmiş biriydim ve karşımdakini hala dış görünüşe göre yargılıyor ve onu ‘ayı’ olarak görüyordum. İçimdeki pislikten utandım. Bir süre sonra Sally’nin içinde yetiştiği aile ortamını merak etmeye başladım. Şöyle bir mantık yürüttüm: o adama baktığım zaman ben neden, ‘Armudun iyisini ayılar yer’ diye düşündüm? Çünkü ben, içinde yetiştiğim ortamda sık, sık bu benzetmeyi duyarak büyümüştüm. İçinde yetiştiğim ortam beni nasıl etkilemişse, Sally’nin içinde yetiştiği ortam da onu öyle etkilemiş olmalıydı.

Birkaç hafta sonra Sally’e, ailesinin nerede oturduğunu sordum. Los Angeles’in üç yüz elli km kuzeyindeki bir kasabada oturuyorlarmış. Onun ailesiyle tanışmak istediğimi, bunu mümkün olup olamayacağını sordum. ‘Kendilerine bir sorayım, eminim sizinle tanışmak isteyeceklerdir, ‘ dedi ve iki gün sonra, ‘Ailemle konuştum; sizinle tanışmaktan mutlu olacaklarını söylediler,’ dedi. Dört-beş hafta sonra San Francisco’ya gidecektim, Sally’nin ailesinin yaşadığı kasaba yolumun üstündeydi, onlara uğrayabilir, onlarla tanıştıktan sonra yoluma devam edebilirdim. Bu planımı Sally’e söylediğimde Sally, ‘O gün ben de aileme gidecektim; isterseniz beraber gidebiliriz, ‘ dedi. Ailesine haber verdi. Onlar da sabah kahvaltısına gelmemizi söylemişler. Long Beach’ten sabahın altısında yola çıktık ve dokuz buçuk civarında Sally’nin ağabeyi Brian’ın evine vardık. Sally’nin babası George orada buluşmamızı uygun görmüş. Çok güleryüzlü bir aileydi. Brian’ın, en ufağı dört yaş civarında dört çocuğu vardı. Ziyaret ettiğim bu güler yüzlü sıcak ailede, iki olay gerçekten dikkatimi çekti.

Bunlardan ilki, Sally’nin babası George’un torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına inmesiydi. Bunu o kadar doğal yapıyordu ki, artık farkına varılmadan yapılan bir davranış olduğu belliydi. Sally’ye, babasının torunlarıyla hep böyle mi konuştuğunu sordum. ‘Evet’ yanıtını alınca, kendisi çocukken de babasının, onunla göz hizasına inerek mi konuştuğunu sordum. ‘Evet, biz böyle biliyoruz. Ağabeyim Brian da çocuklarıyla böyle konuşur; ben de kendi çocuklarımla böyle konuşacağım. Biz böyle biliyoruz’, dedi. Tüylerim diken diken oldu. Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan psikolojisi benim uzmanlık alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına inerek konuştuğumu hatırlamıyordum. Kendime kızdım; sonra kendime kızmaktan da vazgeçtim, beni yetiştirenlere kızdım. Sonra onlara kızmaktan da vazgeçtim ve bütün nesilleri yetiştiren kültür ortamına kızdım. Daha sonra kimseye kızmayacağımı anlayarak, oradaki öğrenme fırsatından yararlanmaya karar verdim. Torunlarının önünde diz çökerek konuşan dede George’a ‘Beyefendi, çocukların göz hizasına inerek konuşuyorsunuz!’ dedim. Bana biraz şaşkınlıkla gülümseyerek, ‘Tabii, onlar küçük insanlar!’ yanıtını verdi. Öyle bir bakışı vardı ki, bu bakış sanki ‘Bu kadar doğal bir şey ki, herhalde bunu herkes yapıyordur; sen yapmıyor musun?’ diyordu.

O bakışa karşı bütün yaptığım, mahcup bir gülümseme oldu.

Bu güler yüzlü sıcak ailede dikkatimi çeken ikinci olay, Sally’nin ağabeyi Brian’ın davranışı oldu. Brian, Pasifik ülkeleriyle ticaret yapan, oldukça varlıklı biriydi. Evlerinin büyüklüğünden, yüzme havuzundan, çiftliklerinden, arabalarının türünden ailenin zenginliği belli oluyordu. Kahvaltıdan sonra saat on bir dolaylarında telefon çaldı ve Brian bir süre telefonla konuştu. Ofisten arıyorlarmış, Koreli bir işadamı Los Anegeles’ta imiş, kendisiyle görüşmek için helikopterle saat 14′te gelmek istiyormuş. Başka bir randevusu olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetmiş olan Brian, bize durumu şöyle açıkladı: ‘Dört çocuğum var ve her hafta biriyle dört saat baş başa geçiririm. Bugün dört yaşındaki kızım Mary’le randevum var. Çocuklar çok çabuk büyüyorlar, eğer dikkat etmezsen, bir bakıyorsun, büyümüşler ve onlarla beraber zaman geçirme olanağı kaybolmuş.

Brian’ın yaşam vizyonunu sormadım, ama davranışından nelere öncelik verdiği belli oluyordu. Brian için çocukları şüphesiz en az işi kadar önemliydi. Brian’ın yaşamında bununla ilgili bir pişmanlık duygusu, bir ‘keşke’ olmayacak.

Sally’e sordum: ‘Baban seninle randevulaşır mıydı?’

‘Evet’, dedi, ‘yalnız benimle değil, her çocuğuyla sırasıyla baş başa zaman geçirirdi. Ve ilave etti, ‘Biz böyle gördük, böyle biliyoruz. Benim çocuğumun da babası böyle yapacak!’. Gülümseyerek, ‘Nereden biliyorsun?’ diye sordum.

‘Biz Frank’le konuştuk’ diye cevap verdi. Yine içim cız etti. Daha doğmadan çocuğun gelişme ortamıyla ilgili bir bilinç oluşmuştu.

Kendi çocuklarıma içim yandı. Evlenmeden önceki bilincimi, kafamın karmaşıklığını, evlendiğim kıza ettiğim eziyetleri ve ondan da acısı, kendi yavrularıma çektirdiğim acıları düşündüm. Biraz daha düşününce kendimin de acı çektiğini anladım ve bu sefer kendiçocukluğuma içim yandı. Daha sonra babamın, anamın çocukluğuna içim yandı. Ve son durak olarak ülkemin tüm çocuklarına içim yandı.

Yine kimseye kızamayacağımı anlayınca, ‘bundan sonra ne yapabilirimle ilgili düşünmeye karar verdim. İşte değerli okurum; yazdığım kitaplar, verdiğim seminerler, hazırladığım televizyon programları, “Ne yapabilirim?” sorusuna verdiğim yanıtların öğeleridir. Sally’nin içinde yetiştiği ortamı görmüş ve anlamış biri olarak onun davranışlarına şimdi daha iyi anlam verebiliyorum. Sally, içinde yetiştiği ailede, var oluşun beş boyutunu da doya, doya yaşayabilmişti. Çocuğun hizasına inerek onunla göz göze konuştuğunuz zaman çocuk, ‘Sen varsın, sen doğalsın, sen değerlisin, sen güçlüsün ve sen sevilmeye layıksın’, mesajı alır ve çocuğun CAN’ı beslenir.

Çocuğuyla randevusuna sadık kalan baba, ‘Seninle zaman geçirmek istiyorum, seni özledim’, mesajını güçlü olarak verir. Çocuk bu mesajı zihinsel olarak değil, sezgisel olarak alır ve aldığı bu sezgisel mesajlar sayesinde çocuğun hamuru, ‘Ben sevilmeye layık biriyim!’ diye yoğrulur.

Bir ana babanın çocuklarına verebileceği en büyük miras, var oluşun beş boyutunda beslenmiş ve buna inanmış güçlü bir CAN’dır.

Yazan: Doğan Cüceloğlu


Share/Bookmark

LinkedIn Şifrenizi Değiştirin

Kimliği bilinmeyen bir hacker, iş dünyasının en büyük sosyal ağı LinkedIn ve çöpçatanlık sitesi eHarmonyüyelerine ait olduğu düşünülen sekiz milyon kriptolu şifeyi internette yayımladı.

Deşifre konusunda uzman güvenlik danışmanı Rick Redman, “kırılamamış şifrelerin arasında bir tanesininsadece LinkedIn’e özel olduğunu, bu tespitinin de söz konusu listenin büyük olasılıkla LinkedIn’e ait olduğunu gösterdiğini” belirtti.

Errata Security güvenlik şirketinin CEO’su Robert Graham ile bir diğer güvenlik şirketi Sophos yetkilileri, şifrelerin Linked’In’e ait olduğu bilgisini doğruladı. BirçokTwitter kullanıcısı da, yaptıkları bağımsız araştırmada şifrelerin kaynağının LinkedIn’e işaret ettiğini ifade etti.

SİTELERDEN DOĞRULAMA GELDİ
Şifrelerin internete sızdırılmasını izleyen saatlerde, LinkedIn dün akşam bir açıklama yaparak “bazı üyelerine ait şifrelerin çalındığını” ve konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını belirtti.

MD5 ile kısaltılan 1.5 milyon şifrenin 420 tanesinde “eharmony” ve “harmony” disizinin bulunması, ikinci ve daha küçük listedeki şifrelerin birçoğunun çöpçatanlık sitesine ait olduğunu neredeyse kesinleştirdi.

“ZAYIF ŞİFRELERİ KIRDI”
Güvenlik uzmanları, LinkedIn’in 160 milyondan fazla üyesi oluğuna dikkat çekti ve çalınan şifre miktarının az olmasını, “hacker’ın sadece kolay şifreleri kırabilmiş olmasına” bağladı.

Redman, hacker’ın elinde çok daha fazla şifre bulunduğunu tahmin ediyor: “Bana kalırsa elindeki şifrelerin yüzde 55’inin kırmayı başarmış. Elinde daha fazla olmalı ancak kıramadıklarını da internette ifşa etmiş” ifadesini kullandı.

ŞİFRE KIRMA HAVUZU
“dwdm” adlı kullanıcının 3 Haziran’da foruma girdiği mesajda, “Lütfen bu şifreleri kırmak için yardım edin” ifadesi yer alıyor. Bahsettiği liste, eHarmony üyelerine ait olan 1.5 milyon şifreyi içeriyordu.

Yaklaşık üç saat sonra, “zyx4cba” adlı bir forum üyesi, listedeki 1.2 milyon şifreyi kırılmış olarak yayımladı. İki dakika sonra, “LorDHash” adlı kullanıcı 1.22 milyon tanesini kırmış halde yayımladı ve “şifrelerin 1.2 milyon tanesinin internette tek olduğunu” notunu düştü. Forumdaki kullanıcıların çabalarıyla, bu sabah itibariyle 1,5 milyon şifrelik listede kırılamamış olan şifre sayısı sadece 98 bin 13.

SIRADA LINKEDIN ŞİFRELERİ VAR
eHarmony şifrelerinde elde edilen başarının ardından, “dwdm” dün bir mesaj daha atarak bu sefer 6,5 milyon LinkedIn şifresi için yardım istedi.

Redman, şifrelerdeki algoritmayı inceleyerek, “şifre sahiplerinin büyük işletmelerde çalıştıkları” tahmimine vardı. Bunun nedeni, şifrelerin büyük ve küçük harf ile rakamlar içeriyor olması. Kısaca, karmaşık bir yapıya sahipler.

Redman, “Şifrelerin karmaşık olması, iş adamlarına ait oldukları ihtimalini güçlendiriyor. Yayımlanan listede kırdığım bir şifre 15 karakterden oluşuyordu” dedi.

Kaynak: http://techblog.avira.com/en/


Share/Bookmark

iOS 6 ile Gelen Yeni Özellikler

Yeni Telefon Özellikleri : Apple, iOS 6 ile sürümü ile birlikte artık bir çağrı geldiğinde karşımıza sadece “Reddet” veya “Cevapla” seçenekleri değil, bunların yanında aşağıdaki ekran görüntüsünde olduğu gibi “Mesaj ile Yanıtla” ve “Daha Sonra Anımsat” seçenekleri çıkıyor.

Bu sayede örneğin eğer önemli bir toplantıdaysak gelen çağrıyı bir mesajla reddedebiliyoruz, hem de ayrıca bir mesaj yazmamıza gerek kalmadan. Mesaj ile Yanıtla seçenekleri arasında “Özel” mesajlar bölümü olduğu için istersek klasik mesajlar dışında da kendi belirleyeceğimiz bir mesajın otomatik olarak arayan numaraya gönderilmesini sağlayabiliyoruz.

Rahatsız Etme : iOS 6′da sanırım en çok beğenilecek yeniliklerden bir tanesi Rahatsız Etme özelliği olacak. Çünkü Apple, BlackList diye adlandırılan uygulamalara izin vermiyor. Fakat bu konudaki talebin yüksek olduğunu görmüş ki, iOS 6 ile bu konuya kendisi bir çözüm üretmiş

Ayarlar menüsü altındaki “Rahatsız Etme” seçeneğini kapattığımızda da artık bizi arayanlara telefonumuz meşgulmüş gibi gözüküyor ama telefonumuz hiç çalmıyor. Sadece Cevapsız Çağrı kaydı oluşuyor. Bu sayede gecenin bir yarısında olur olmaz bir zamanda gelen mesaj, bildirim ve telefonlardan kurtulmuş oluyoruz.


Share/Bookmark

Exchange Server Tool’ları

Exchange Server ile ilgili tüm Toolları aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz.

Microsoft Exchange Server Analyzer Articles

Exchange Remote Connectivity Analyzer Tool

Microsoft Exchange PST Capture

Auto Accept Agent Deployment and Administration Guide

Microsoft Exchange Server Intelligent Message Filter v2 Operations Guide

Microsoft Exchange Server User Monitor

Microsoft Exchange Server Quota Message Service

Deploying Exchange ActiveSync Certificate-Based Authentication

Microsoft Exchange ActiveSync Mobile Administration Web Tool

Microsoft Exchange Server MAPI Editor

Microsoft Exchange Server Stress and Performance Tool

Microsoft Exchange Load Generator

Microsoft Exchange Server Public Folder DAV-based Administration Tool

Microsoft Exchange Server Profile Analyzer

Microsoft Exchange 2007 Anti-Spam Migration

Microsoft Exchange Server Jetstress 2010

Microsoft Exchange Server Jetstress 2007

Inter-Organization Replication Tool

Application Analysis Envisioning Process

Microsoft Application Analyzer 2006 for Lotus Domino

Exchange Server 2003 Coexistence and Migration for Lotus Domino Mail

Migrating from Lotus Notes to the Microsoft Collaboration Platform

Exchange 2010 UM Troubleshooting Tool

Operations Manager Management Pack for Exchange 2010

Operations Manager Management Pack for Exchange 2010 Guide

Operations Manager Management Pack for Exchange 2007

Kaynak:http://technet.microsoft.com/en-us/library/aa996057(v=exchg.80).aspx


Share/Bookmark

Game of Thrones Sezonu Kapattı

Game Of Thrones sezonu kapattı. Yeni sezon 2013 Nisan’da yayınlanacak.

Dizi Hakkında Bilgi: http://www.imdb.com/title/tt0944947/


Share/Bookmark

Bakalım Okuyabilecek misiniz?

Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış. Ardakai hfralerin srısaı krıaşık oslada ouknyourumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil btüün oalark oykuorumuşz. Bakın nasıl da düzgün okudunuz, ilginç değil mi?

Bakalım aşağıdakini düzgün okuyabilecek misiniz? :)

8U M354J 21HN1M121N N3 K4D4R H4R1KUL4D3, 3TK1L3Y1C1 53YL3R Y4PT1Ğ1N1N K4N1T1D1R. 845L4NG1ÇT4 0KUM4K 20RDU, F4K4T 51MD1 8U 54T1R1 Z1HN1N12 K4F4 Y0RM4D4N 0T0M4T1K 0L4R4K 0KUY481L1Y0R D3Ğ1L M1? GURUR DUY4B1L1R51N1Z! S1RT1N121N S1V42L4NM451N1 H4K3D1Y0R5UNUZ!


Share/Bookmark

Facebook Giriş Bilgileri iOS ve Android’den Kolayca Alınabiliyor

Facebook’un iOS ve Android uygulamaları kullanıcı giriş bilgilerini kriptolamıyorlar, diğer uygulamalar veya USB bağlantısıyla erişebilecek şekilde bir klasör içinde duruyor.

Zararlı bir yazılım veya USB bağlantısıyla iki dakika içinde iOS ve Android cihazlardan geçici olarak (facebook’un geçici anlayışı 4000 yılına kadar) kaydedilmiş bilgiler alınabiliyor. iOS cihazlarda yedekten almak bile mümkün, yani birileri Facebook hesabını eğlence veya para için elde edebiliyor.

iOS uygulamaların başka uygulamalar tarafından depolanmış verilere erişimine izin vermiyor, böylece Android’den biraz daha yüksek koruma sağlıyor. Bu yüzden USB ile bağlı PC’de çalışan bir yerel uygulama sadece jailbreak yapılmış cihazlarda etkili olabilmiş. Fakat Android tarafında “modify/delete SD Card” izini olan herhangi bir uygulama bu işi yapabiliyor.

iOS oyunları genelde yüksek skorları düz bir metin dosyasında saklıyor ve işletim sisteminin korumasına güveniyorlar ve bazıları Facebook bağlantı token’larını da aynı yerde tutyor. Bu token’lar sadece 60 gün için geçerli fakat Facebook uygulamsı da bu tip bir token depoluyor ve ocak 4001′e kadar geçerli görünüyor. Bunu başka bir cihaza kopyalayın ve direk login oluyorsunuz.


Share/Bookmark